gayrıresmi wilco günü





bugün günlerden gayrıresmi wilco günü. wilco'dan ilk kez bundan 5-6 sene önce haberdar olmuştum, billy bragg ile birlikte woody guthrie'nin daha önce pek duyulmamış şiirlerini besteleyip bizimle paylaştıkları "mermaid avenue" isimli albüm vasıtasıyla... hakkaten lokum gibi, böyle hem çok sakin, çok dingin, çok huzurlu, yumuşacık hem de pek leziz, pek şahane, yeri geldiğinde de gayet yüksek sesli, damardan bir müzik wilco'nun müziği...

bu sabah, facebook'ta bir arkadaşımın paylaştığı, wilco'nun "on and on and on" adlı şarkısı kullanılarak yapılmış bir videoyu gördüğüm andan beri neredeyse aralıksız olarak wilco dinliyorum. lâkin birazdan evden çıkacağım için ister istemez ara vermem gerekecek. dönünce de bu ara devam etse iyi olacak gibi.. çünkü wilco dinlerken wilco dinlemekten başka bir şey yapamıyorum; öyle de sizi alıp götüren, kendinizden geçiren bir müzik bu... veee çalışmam gerekiyor benim.. çok çalışmam gerekiyor, çook :) tezimi yazıp bitirip, büyük adam olmam gerekiyor mesela :)

her neyse, şimdilik sizi wilco'nun enfes şarkılarından biriyle başbaşa bırakıyorum. 2009 tarihli, son albümleri "wilco (the album)"dan sizler için geliyor:

tadımlık: wilco - country disappeared

masal(lı) kentin klarnetçisi





"bir varmış bir yokmuş,
istanbul'da sabahlardan bir sabahmış.
biz bir varmışız, bir yokmuşuz,
masal buraya kadarmış..."

---

"anlatsam inanmazlar oğul, masal derler,
masala inanmazlar, masalı yalnızca dinlerler
sanki hakikati bilirmiş gibi.
sanki hakikatin sırrına ermiş gibi.
masala inanmayan gerçeğe inanır mı?"

lâl masallar'dan, murathan mungan

which side are you on, hey?





ilk dinleyişimde hatta ilk duyuşumda aşık olduğum nâdir gruplardan biri oldu madrugada. kendilerini çok geç keşfetmiş olmama karşın tereddüt etmeden "hastası oldum" diyebilirim, evet.

ekşi sözlük'e baktım; nick cave, doors, joy division, tindersticks gibi müzisyenler/ gruplarla karşılaştırılmış çokça, yaptıkları müzik. bir entry'de de "morphine'e alternatif sayabileceği tek grup" olduğunu dile getirmiş bir eleman. ben de benzer bir biçimde morphine tadı yakaladım diyebilirim. artık vokalist arkadaşın sesinin tınısı ve dahi söyleyiş biçimi bendenize mark sandman'i hatırlattığından mıdır, yoksa işbu benzerlik bu iki güzide topluluğun müzikleriyle yarattıkları atmosferden mi kaynaklanmaktadır, orasını bilemeyeceğim. ama madrugada'nın da bundan böyle tıpkı morphine gibi favori gruplarımdan biri olduğu/ olacağı kesin.

tadımlık: madrugada - madrugada (2002 tarihli "grit" albümünden)

uğurlar olsun...





"uğurlar olsun,
uğurlar olsun,
hüzünlü bulutlar,
yoldaşın olsun.

bir keskin kalem,
bir kırık gözlük,
yürekli yiğitlere
hatıran olsun."


Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konan C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu suikaste kurban gitti. Suikastin asıl failleri (azmettricileri) hâlâ bulunamadı.

gün biter gülüşün kalır bende...



"gün biter gülüşün kalır bende
anılar gibi sürüklenir bulutlar
ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
yarım kalan bir şiir belki de"

günlerden selda bağcan.. vakitlerden ayrılık.. sevgiliden, yârenden, kendinden, eski zamanlardan.. gülüş.. gülüşün.. yaşama sevinci.. coşku.. heyecan.. bir fincan sıcak çayın getirdiği mutluluk.. sıcaklık.. insanın içini ısıtan bir gülüş, gözlerinin içi gülen bir yüz.. vakitlerden ayrılık.. sirkeci.. kar.. koşa koşa tab ettirilen fotoğraflar.. ece ajandası.. dolmakalem.. vapur.. deniz.. köprü.. martılar.. balık ekmek.. simitçi.. yazıhaneler.. yazı masaları.. daktilo.. mürekkep.. şerit.. esans.. topkapı.. oyuncaklar.. plaklar.. boncuklar.. eski bir pikap.. nur yoldaş.. tütsü.. ballıca sigarası.. sokak.. merdivenler.. aradan geçen yıllar.. tinerci bir çocuk.. yokuş yukarı.. galata.. o masalarının üstü hâlâ yeşil çuhalı kıraathane.. on sene öncesi.. on beş tatil.. bir gün.. bir öğleden sonra.. bir şarkı.. bir resim.. "kına".. ev.. oda.. sıcak.. dışarda kar.. soğuk.. masamda kahve.. günlerden 24 ocak.. selda bağcan'la, nilüfer'le, fedon'la, kayahan'la büyümüş bir çocuk.. bir pazar sabahı.. on yedi sene olmuş, uğur mumcu gideli.. katledileli.. orada bir yerlerde, o on yedi senede benim çocukluğum gizli.. hepsi.. ne varsa.. o kıraathane.. tüm o şarkılar, türküler, tütsüler, şiirler, yazılar, sözler, defterler, kalemler, boyalar, tuvaller, fotoğraflar, hiç tab ettirilmemiş filmler, hiç verilmemiş hediyeler, hiç gönderilmemiş mektuplar, hiç yazılmamış oyunlar, hiç söylenmemiş şarkılar belki de.. şehirler, düşler, yıldızlar, aynı gökyüzünün altında farklı yüzler, gülüşler, içi gülen gözler... hepsi.. ne varsa.. günlerden umut, günlerden gülücük, günlerden hüzün ama günlerden ille de coşku, ille de bir fincan sıcak çay, bir çift güzel söz, insanın içini ısıtan bir dost sesi, nefesi..

selda bağcan - gün biter gülüşün kalır bende

yıldızlı pekiyi




sokaktayken ne zaman kafamı kaldırıp gökyüzüne baksam geceleri, orada bir yerlerde başkalarının da varolduğunu düşünüp mutlu olmuşumdur...

gecenin şarkısı da kasabian'dan west ryder silver bullet olsun madem...

höt zöt




her şey çok güzel olacak. olmalı. her şey yani. güzel. çok güzel.

takıntı. obsesyon. tutku. manyaklık. sayko hâller. artık neyse adı. ama illâ ki şapkalı olmalı a'lar. yoksa hala ve hâlâ'yı ayırmak mümkün olabilir mi?

takıntı. obsesyon. pöf. öf pöf ve söf. üç erkek kardeş. çehov'un farketmediği. üç erkek kardeş. üçü de gay. biri barack obama'ya, biri zeki müren'e, diğeri ise michael jackson'a aşık. evet.

takıntı. obsesyon. yeter ama.

neden her şey güzel olmak zorunda? neden illâ ki saçmasalak bir blog sayfasında bile her şey yerli yerinde olmak zorunda? renkler, font'lar, görseller, tema... her şey çok güzel olmalı. uyumlu, uyumsuz. her ne boksa. ama güzel. ama şık. ama önce tasdik edilmiş ve onaylanmış öf pöf ve söf kardeşlerin en sıkı dostu, vazgeçilmez kankası takıntıobsesyontutkumanyaklıksaykohâllerartıkherneboksaadı kişisi tarafından. sonra bir bok yazamasın diye. bir bok düşünemesin. bir bok hâyâl edemesin. falan.

sıkılmak. çok sıkılmak. yeter. her şeyi değiştiriyorum. değişim iyidir. iyidir değişim. değişmeyen tek şeeeeyyy siiieeeeeeeeee...

katillere inat, kardeşimsin hrant





bugün 19 ocak. üç yıl önce bugün hrant dink agos gazetesi'nin önünde göz göre göre vuruldu.

"bir daha yazar mı kalem kanaya kanaya? kağıdı da kan tutar, ağaç değil mi soyu? ağla, doyasıya ağla! aynı denizde çoğalır yüreğin özsuyu..."

sezen aksu - güvercin

vic chesnutt'ın anısına...





sesi bu dünyanın ötesinde bir yerden, eğer öyle bir şey varsa cennetten gelen adamlardan bir diğeri, vic chesnutt intihar etmiş.. hem de 2009'un son günlerinde.. benimse ancak dün haberim oldum bundan.. ve içimde bir yerler cız etti.. evet..

ps: chesnutt'ın yakın arkadaşlarından kristin hersh bir tribute sayfası hazırlamış onun için. isteyenler bu sayfa aracılığı ile chesnutt'ın ailesine bağışta da bulunabiliyor. sayfaya ulaşmak için bu yazının başlığına tıklayabilirsiniz..

yelda baskın "kaygun"












yazar, oyuncu, fotoğrafçı ve yakın geleceğin sinemacısı, bendenizin biricik dostu, bakışına, görüşüne, yakalayışına kurban olduğum
yelda baskın'ın objektifinden bir kuple...

geçmiş zaman masallarının baş kahramanı perukları dilsiz mi sandınız?




ne ki bu ki??

sesler, düşler, düşünceler, izlenimler, girizgâhlar, alıntılar, kalıntılar, keşifler, kâşifler, sanrılar, izler, izlekler, yollar, gürültüler, şarkılar, çığlıklar, başıbozukluklar, suskunluklar, yanılsamalar, sayıklamalar, yansımalar, yüzler, bakışlar, dokunuşlar, mırıldanmalar, sözcükler, göstergeler, saplantılar, tutkular, tutuklu kalışlar, sokaklar, caddeler, kentler, kalanlar, birikenler, süregelenler, yazıya dökülenler...

last.fm

kim ki bu ki??

Fotoğrafım
Istanbul, Türkiye
12 eylül darbesinden bir yıl sonra, bir sonbahar günü cihangir'de doğdu. sarıp sarmalanarak hâlâ yaşamakta olduğu semte getirildi. ilkokulu kırmızı montuyla okulun bahçesinde bir oraya bir buraya koşarak geçirdi. ardından karaköy kartçınar sokak'taki ortaokul/ lisesine başladı. burayı bitirince de üniversite için her sabah beyazıt, vezneciler'in yolunu tuttu. "insan" olmasaydı en çok "martı" olmak isterdi.. ya da bir "gemi", evet, bir "gemi"..

  © Blogger template Brooklyn by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP